Spor, vücudun organik direnicini artıran, sistemlerin fizyolojik kapasitesini geliştiren, bu kapasiteyi koruyan ve devam ettiren bir uğraşıdır. Bu uğraşı sırasında oluşabilecek yaralanmalar yapılan sporun doğası dışında, spora başlamadan önce yeterince hazırlık yapılmaması nedeniyle de oluşabilmektedir.
Sportif travmaya maruz kalan bölgeler arasında diz eklemi ilk sırada yer almaktadır. Ayak bileği, kalça ve kasık bölgesi, omuz eklemi, uyluk bölgesi, omurga, dirsek eklemi, el bileği ve el sportif faaliyet sırasında yaralanabilen diğer vücut bölgeleridir.
Sporcular, ancak doğru tanı, tedavi ve hızlı bir rehabilitasyon programıyla tekrar spora dönebilirler. Burada en kritik sorun spora dönüş süresinin kısaltılmasıdır. Bazı kas-iskelet rahatsızlıklarının sadece sporcularda cerrahi tedavi gerekliliği vardır. Spora dönüş ancak bu şekilde sağlanmaktadır. Cerrahi tedavinin doğruluğu belirleyici olsa da tek başına yeterli değildir. Sportif faaliyetin sürekliliği için cerrahi sonrası uygulanacak rehabilitasyon programının etkinliği de en az cerrahi tedaviler kadar önemlidir.
Sık görülen spor yaralanmaları şu şekilde sıralanabilir:
- Diz ekleminde menisküs yırtıkları
- Diz ekleminde ön-arka çapraz bağ ya da çoklu bağ yaralanmaları
- Diz ekleminde kıkırdak yaralanmaları
- Omuz ekleminde rotator manşet yırtıkları
- Omuz ekleminde labral yırtıklar
- Kalça ekleminde labral yırtıklar
- Ayak bileği bağ yaralanmaları
Yukarıda sıralanan yaralanmaların şiddetine bağlı olarak konservatif ve cerrahi tedavi seçenekleri mevcuttur. Cerrahi tedavilerde ise artroskopik girişimler (bakınız; Artroskopik cerrahi) sıklıkla uygulanmaktadır.